16 Kas 2011

Korugan (Birinci Bölüm)

Adam, hemen ardındaki takipçisi pençeli ayaklarını yere vurdukça çıkan tıkırtıları duydu ve korku vücuduna adrenalin salgıladıkça delicesine koşmaya devam etti. Asla duramayacağının, durduğu anda o zalim pençelerin sırtına saplanacağının ve o gecenin o lanet dünyadaki son gecesi olacağının farkındaydı. İnsanın son anlarında sevdiklerini düşündüğü söylenirdi çocukluğundan beri ama adamın aklından geçen tek şey bu vahşi sondan kurtulmaya çalışmaktı. Ne karısını ne çocuklarını düşünemiyordu o anda. Tıkırtılar yaklaşıyordu..

Birkaç ay önce İstanbul’un ortasında böyle bir canavarın kendisini kovalayacağı söylense yüzüne alaycı bir gülümseme yerleşir ve konu üzerine üçüncü sınıf şakalar yapardı. Tam bunları düşünürken yan taraftaki alçak bir binanın tepesinde, dört farklı pençenin çıkardığı benzer tıkırtıları duydu. Durum giderek umutsuzlaşıyordu. Bir an önce bir Korugan bulmalıydı fakat hiç tanımadığı bu semtteki Korugan’ın yerini bilmiyordu. Kaç tane vardı? Hangi noktalara yerleştirilmişti? Yine kendi kendine bu sorulara çözüm bulmayı düşünürken çatıdaki büyük kedinin kükrediğini duydu ve bir an için bakışları o yöne kaydı. Gecenin karanlığında kedinin cinsini ayırt edemedi fakat o anda bunun bir önemi yoktu zaten. Kedinin arka bacaklarından aldığı güçle havaya sıçradığını ve en geniş haliyle her biri bir buçuk metreyi bulan tüylü kanatların açıldığını gördü. Tıkırtılar yaklaşıyordu..

Artık sonun çok yakın olduğunu biliyordu. Yorgunluktan adımları yavaşlarken içinden ağlamak geldi. Artık hayatta kalması için bir mucize gerekiyordu. Arkasındaki kedi iyice yaklaşmışken ve havadaki kedi tepesine inmek üzereyken bir yan yola saptı ve tam karşısında bir Korugan kapısı duruyordu. Yenilenmiş bir enerjiyle bacaklarındaki kaslar yanmaya başlamasına rağmen hızını artırdı. Kapıdaki küçük bir açıklıktan bir ok fırladığını duydu ve iki saniye sonra havadaki kedi birkaç metre arkasında kaldırıma düştü. Yirmi metre sonra Kapı’ya ulaşacaktı. Tıkırtılar yaklaşıyorudu..

Kendisi kadar kedi de tehlikede olduğunun farkındaydı ve bu sebeple o da adamı yakalayabilmek için hızlandı. Kapıdan bir kadın sesi duyuldu: “Zikzak çizerek koş yoksa onu vuramam”. Tıkırtılar yaklaşıyorudu..

Adam hiç düşünmeden sese itaat etti ve vücudunu ikinci kez sola kaydırdığında kapıdan bir ok daha fırlayıp arkasındaki kediyi vurdu. Acı dolu kükremenin ardından adam kedinin yere düştüğünü duydu. Artık kapıya beş metreden az kalmıştı ama adam hafifçe gülümseyebilmesine rağmen, korkudan dolayı hızını hiç kesmedi.

Kapıya yaklaşırken kilit mekanizmasının açıldığını duydu. İki metre.. Yavaşlamaya başlamıştı ki sağdaki çıkmaz sokağın gölgelerinden gelen kükremeyle birlikte kendisini kovalayan iki kediden de büyük siyah bir panter üzerine atıldı. Dört ayağındaki her pençe adamın etine gömüldü ve iki metrelik dev kanatlarını açan kedi korugandakiler şaşkınlığı üzerlerinden atıp saldırıya müdahale edemeden talihsiz adamı binaların arasından gökyüzüne taşımaya başladı. Korugan’ın kapısı açıldığında artık çok geç olmuştu. Kedi oklarının ulaşamayacağı kadar yükselmişti.

“Artık kendilerine strateji belirlemeye başladılar, vahşi ve gelişigüzel saldırılardan çok planlı hareket ediyorlar” dedi elinde yay olan kadın. Az önce bir insanın ölmüş olmasından hiç etkilenmişe benzemiyordu. Yanındaki iki adama baktı. Üçü birden tekrar içeriye girip kapıyı sürgülerken o gece için son konuşan siyah göz bandı olan adam oldu: “En azından iki tanesi eksildi”..

Devam Edecek..

2 yorum:

İdrak Yolları İltihabı dedi ki...

serüven başlamış :)

bfspm dedi ki...

ilgiyle izleyiniz.. :)