Avcılardan ikisi endişeli gözlerle etrafı kolaçan ederken, iki diğer avcı yaralı arkadaşlarını korugana doğru taşıyorlardı. Güneş yavaş yavaş kayboluyordu ve hava kararmadan içeride olacakları için şanslıydılar. Gündüz vakti bile kediler tarafından anlaşılmaz bir şekilde pusuya düşürülmüşlerdi. Buna pusu demek biraz garip geliyordu kulağa fakat yaşadıkları şeyin başka bir tanımı yoktu.
---
Üç kediden ilki dikkatlerini dağıtmak için saklandığı yerden kükreyerek çıkmıştı. Hareketleri yavaş ve mesafeliydi. Avcı gruptan yaklaşık yirmi metre uzaklıkta kanatlarını esneterek yürüyordu. Saldırgan bir harekette bulunmadan gruba bakarken, grup da gözlerini siyah çizgili sarı kediye dikmişti. Zaten ellerinde olan silahlarını daha sıkı kavradılar ve yarım bir çember oluşturmayı amaçlayarak kedinin çevresine yayılmaya hazırlandılar. Sadece önlerindeki kediye odaklandıkları için, arkalarından yaklaşan diğer tehlikeyi farketmeleri neredeyse imkansızdı.
Grupta iki kişi kılıç, grubun lideri olan kadın da dahil diğer üç kişi ise ok ve yay kullanıyolardı. Üçlü, yaylarına birer tane ok takıp nişan almaya başladıklarında sarı kedi hızlanıp kanatlarını çırpmaya başladı. Onu kaçırmak istemeyen okçular nişan alırlarken, grup hemen arkalarından gelen farklı iki kükremeyle aniden düştükleri tuzağın farkına vardılar. Sırtlarını döndükleri yıkıntıların arasından iki kömür siyahı panter hızla üzerlerine atıldı. Diğer dört arkadaşının bu ikiliyle ilgilenebileceğini düşünen lider kadın dikkatini ilk kediden ayırmadı. Yerden birkeç metre havalanmış eskiden kaplan olan yaratık, havada küçük bir yay çizerek hızla grubun üzerine doğru pike yaptı. Kadın, sarı kedi üzerine hızla gelirken tek bir atış şansı olacağının farkındaydı. İşaret ve orta parmaklarının arasında oku sıkıştırarak yayını gerdi ve parmaklarını aniden serbest bıraktı. Havada hızla hedefine uçan ok tehlikeyi farkederek kükreyen kedinin ağzından girdi ve ensesine saplandı. Henüz yere inmeden ölen ve kanatları boşlukta gevşeyen yaratık yere çakıldığında kadın panterlerle yüzleşmek için arkasını dönmüştü bile.
Arkadaşlarından birisi yerdeydi ve acı içinde kıvranıyordu. Yarasını kontrol etmek içgüdüsel olarak aklından geçse de bunun çok riskli bir hareket olacağını ve muhtemelen kendisinin de bir an sonra yaralı bir şekilde arkadaşının yanında yatıyor olacağını biliyordu. Bunun yerine yeni bir ok yerleştirdi yayına ve çarpışan diğer üç arkadaşına zarar vermemek için uygun bir pozisyon seçmeye çalıştı. Kılıçlı avcılar panterlerle yakın temas halindelerdi ve tek yapabildikleri pençelere ve sert kanat saldırılarına karşı kendilerini savunmaktı. Diğer okçu ise okunu bir sopa gibi kullanarak kendini savunmak zorunda kalmış, yayına bir ok takamamıştı.
Kadın bir anlık fırsatı değerlendirdi ve gerdiği yayını serbest bıraktı. Havalanan ok, kendisine daha uzak olan panterin saldırı için kaldırdığı kolunun altından göğsüne saplandı. Yaratık güçlü ve acı dolu bir kükremenin ardından kanatlarını açarak uzaklaşmaya çalıştı ama fırsatı gören diğer avcı buna izin vermedi. Havalanmaya başladığı anda kaldırdığı kaslı boynundaki savunmasızlığı görüp tek bir hareketle panterin boğazını kesti ve yaratık boğazından hırıltılar çıkartarak yere yığıldı.
Kalan son panter aleyhine gelişen bu durumdan kendisini kurtarmak için tek bir yol görmüş olmalıydı ki saldırılarını vahşileştirdi. Kanatlarını da savurarak arka ayaklarının üzerinde yükseldi ve ön pençelerini çılgınca savurmaya başladı. Çocukluğunda binicilik eğitimi almış olan lider avcı için bu görüntü farklı anıları çağrıştırdı. Bir atın güzelliğinin ve zarafetinin karşısında bu yaratık vahşi ve korkutucuydu ve bir an önce durdurulmazsa gruba daha çok zarar verecekti. Yeni bir ok yerleştirdiği yayını germişti ki panter, kendisine saplanan iki ayrı kılıçla arkaya doğru devrildi. Yaraları ölümcül olmamasına rağmen aldığı darbeler etkili olmuştu. Ve bir an sonra yeni kılıç darbeleri alarak devrildiği yerde can verdi.
Etrafta başka kedi olmadığından emin olmak için gözcülük yapan okçu hariç lider ve kılıçlı avcılar hızla yaralı okçunun yanına gelip durumunu kontrol ettiler. Okunu gerdiği anda karnının sağ tarafına, kalça kemiğinin yukarısına bir pençe darbesi almış ve daha çarpışmanın başında yere yığılmıştı. Yara ölümcül olmamasına rağmen üç pençenin açtığı yırtıklar derindi ve bir an önce Korugan'da tedavi altıına alınmalıydı.
---
Korugana girer girmez yaralıyı taşıyan avcılar arkadaşlarını şifacıya götürdüler. Avcı grubun lideri ise siyah göz bandı olan adamla konuşmaya gitti. "Dün akşam da söylemiştim sana, artık organize çalışıyorlar, bize pusu kurmuşlardı" dedi selam bile vermeden. "Bugün üç tanelerdi, yarın dört olacaklar, bir sonraki gün ise beş.." diye devam etti ve tüm enerjisi tükenmiş bir şekilde boş bir sandalyeye çöktü. Siyah gözbandı olan adam bulundukları odanın -ki bu oda tüm korugan halkına açık toplantı salonuydu- kapısını kapattı ve kadının yanına gidip önünde dizçöktü. "İlk koruganı inşa eden atalarımız yıkılmış köprünün iki tarafında, iki farklı kıtada birbirilerini gördükleri zaman umut tekrar doğmuştu. Şimdi de bir fark yok. Toparlamalısın kendini." dedi ve ayağa kalktı. Kadının kendisini toparlaması için biraz zamana ihtiyacı vardı fakat zaman artık bir lükstü. Birkaç saat içinde büyük konsey toplanacak ve bir karara varılacaktı.
Devam Edecek..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder