3 May 2011

Mutluluk

Bu sabah uyandığımda martı sesleri vardı odamın duvarlarına akseden...Hafif bir mayhoşluk var üzerimde; dün gece terastan içeri rüzgarın ürpertisinden  kaçarken hatırlıyorum en son kendimi..Eşim çocukların peşinde koşturmaktan yorgun düşmüş vaziyette nasıl da masum uyuyordu.Yüzünün o parlak beyazlığı onu ilk gördüğüm andaki kadar netti.Hala çok seviyorum onu,yıllar geçerken de hep seveceğim.

Bu küçük evi alıp almamak konusunda ne kadar çok tereddüt yaşamıştık,yıllar o günden bu yana ne çabuk geçti.Evlendik,çocuklarımız oldu yaşadığımız şehri,işlerimizi değiştirdik.Büyük kocaman bir dünyadan küçük masum ve bir o kadar güzel küçücük bir dünya yarattık kendimize.Bunu yaparken çocuklarımızın geleceği için endişelendik,iyi eğitim alıp alamayacaklarından korktuk.Oysa çocuklarımın benim yorulduğum dünya düzeninden yorulmasını istemiyordum ben.Şimdi onlar için en doğrusunu yaptığımıza inanıyorum.Evimiz çok ferah;az ama öz diye nitelendirebileceğim fonksiyonel mobilyalarla döşeli..Biraz benim,biraz eşimin ortak kararı.O benden daha profesyonel bu konuda,mesleğinden ötürü...

Terasımızın manzarasına bakmaya doyamam hiç..Geceleri kandillerimi yakıp eşimle başbaşa kaldığımız zamanları çok seviyorum.Gerçekten biz olmanın ne demek olduğunu hatırlatıyor bana.Tabi geçinebilmek için yeniden inşa ettiğimiz yaşam ilk başlarda oldukça zordu.Herşeyi sıfırlayarak geldik buralara ama mutluyuz ya;kazandığımız bize de çocuklarımıza da yetiyor.Ne gerek var gereksiz dünya nimetlerine.Benim için onların yüzünde göreceğim gülümseme dünyaya bedel.

Şimdi martıların eşliğinde gidip sıcacık ekmek alacağım ve evimizin vazgeçilmezi günlük gazetemizi.Sonra mükellef bir kahvaltı hazırlayacağım...Hep birlikte yeni güne merhaba diyeceğiz...Her yeni günde ve sonsuza dek...

***Kurgudur***

Hiç yorum yok: