Uzun bir süre boyunca İskender hayal ettiği şekilde yaşamış olmasına rağmen Mangalezler’in giderek artan zenginliği karşısında gerilmeye başladı. Hırslı bir savaşçı olan İskender Mangalezler’e casuslar yollamayı her ne kadar küçük düşürücü bulsa da, bu yemeğin sırrını ele geçirmek için bunu yapması gerektiğine karar verdi. Geri dönen muhbir, yemeğin sırrını alamamıştı ama Mangalzeler’le ilgili derin bilgiler sunmuştu liderine:
“Yüce İskender, raporumu vermek için ülkeye yeni döndüm ve zaman kaybetmeden huzurunuza geldim. Öncelikle belirtmeliyim ki, halk kendilerinden olmayan herhangi bir insana sırrı anlatmıyor. Fakat geçmişleriyle ilgili önemli bilgilerle döndüm. Bu halk kendilerine bu yemeği bahşeden Kebap adında bir tanrıya tapınıyorlar ve efsanelere göre ne zaman kötücül bir güç bu tarifi çalmak isterse halk bir mucize yaşıyor ve izleri tekrar bulunana kadar ortadan kayboluyorlar. Dünyanın farklı yerlerinde onlarca benzer hikâye olduğunu kütüphanelerden araştırıp teyit ettim. Ayrıca bu belgelerden bir tanesinde ‘sonsuzluk mangalı’ adında kutsal bir emanetten de bahsediliyor fakat bu nesneden bahseden parşömenlerin kalan kısmı kayıp. Yani ne işe yaradığını öğrenemedim. Saygılarımla…”
Fakat daha önce de belirtildiği gibi İskender savaşçıydı ve bu ruhani saçmalıklarla geçirecek vakti olmadığına karar verdi. Güzellikle elde edemediği bir şeyi güçle elde edebilirdi. Ne de olsa hayatının her döneminde bu böyle olmamış mıydı? Topraklarını, mevkisini, servetini hep aynı yolla kazanmıştı. “Bir kazanç daha” diye düşündü generallerine sefer emrini verirken. Böylesine küçük bir halkın çektiği acı dünyadaki hiçbir şeyi değiştirmeyecekti ne de olsa. Ve hatta komşu topraklar dışında kimsenin haberi bile olmayacaktı. Hızlı ve sessiz bir seferle Mangalezler’in kapısına dayanan İskender karşılaştığı sahne karşısında şaşkınlığa uğradı. Koca ülke olması gereken yerde değildi. Yoğun ve iştah açan bir şekilde burunlarına gelen et kokusu dışında karşılarında terk edilmiş topraklar buldular.
İskender uzun seneler bu halkı arayıp dursa da asla izlerine rastlayamadı. Bazen burnuna onlara çok yaklaştığını anlatan kokular gelse de hiçbir zaman izlerinden başka bir bulguya rastlayamadı. Orada aldığı kokuyu asla unutmamasının yanı sıra, Mangalezler’İn ülkesine sesizce girip o tada varamamanın acısı bir süre sonra ruhuna çöken İskender, hiç asker kaybetmemesine rağmen ülkesine yenik ve bitik bir kumandan olarak döndü. Her ne kadar ülkesi gelişmiş, zenginleşmiş ve liderlerinin adını taşıyan yemekleri nam salmış olsa da asla Mangalezler kadar kabul göremeyeceğini biliyordu. Yine de İskender gizlice dünyanın dört bir yanına gözcülerini yollamış, kendisi için casusluk yapmalarını istemişti. Umutsuz gibi görünse de onlardan bir iz bulmayı umut ediyordu.
Devam edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder